Babil’in Asma Bahçeleri
Babil’in Asma Bahçeleri, Babil kralı İkinci Nebukadnezar tarafından inşa ettirilmiştir. Yeni Babil imparatorluğunun başkentini ihtişamla donatan bahçelerdir. Ayrıca antik dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilir. Tarihçiler arasında varlığı tartışılmaktadır.
Babil’in Asma Bahçeleri Nerede?
Babil’in Asma Bahçeleri, isminden de anlaşılacağı gibi Babil’de yapılmıştır. Bazı bilim insanlarına göre bu bahçe Babil’de değildir ve Suryani İmparatorluğu’nun başkenti olarak geçen Ninova kentindedir. Kimilerine göre ise bahçe, hayal gücü ürünüdür.
Eski Babil metinleri ve Babil arkeolojisi, bu hususta sessiz kalsa da eski yazarlar bu bahçeleri, Nebukadnezar’ın başkentindeymiş ve Helenistik zamanda da hala varlıklarını devam ettirmişler gibi açıklarlar. Egzotik doğası ve kaybolmasını çevreleyen gizemi nedeniyle Babil’in Asma Bahçeleri, yedi harikanın en büyüleyicilerinden biridir.
Babil ve İkinci Nebukadnezar
Babil, Bağdat’ın seksen km güneyinde konumlanır. Yerleşim tarihi M.Ö. üç bin senesine dayanır. Antik bir kenttir. En büyük dönemini altıncı yüzyılda İkinci Nebukadnezar döneminde yaşamıştır. İmparatorluk Nebukadnezar’ın babası olan Nabopolassar tarafından Süryanilere karşı aldığı zaferden sonra hayata geçmiştir. İkinci Nebukadnezar, M.Ö 597 senesinde Kudüs’ün ele geçirilmesi de dahil olmak üzere pek çok önemli işlere imza atmıştır.
Babil kralı ardından başkentini dünyanın en görkemli kenti haline dönüştürmeye karar vermiştir. İştar Kapısı onun döneminde kurulmuştur. İnce kuleler, gerçek ve hayali hayvan tasvirlerinin yer aldığı çiniler de burada dikkat çeken ayrıntılar arasında idi.
Babil’in Asma Bahçeleri Hakkında Diğer Detaylar
Bilim insanlarının pek çoğu, bahçe oluşturma fikrinin gıda üretiminin aksine yalnızca zevk için yetiştirilmesinin, cennet olarak kabul edilen Bereketli Hilal’den geldiği hususunda hem fikirler. Bu fikir bütün antik Akdeniz’e yayılmıştır. Bu sayede Helenistik zamanda özel insanlar ya da en azından biraz daha zengin olanlar dahi evlerinde kendilerine özel bahçeler kurmuşlardır.
Bahçeler yalnızca bitkiler ve çiçekler içermiyordu. Heykel, mimari, su alanları da yine bu bahçelerde yaygındır. Çeşitli manzaralar ve dekor unsurları antik peyzaj mimarları için göz önünde bulundurulması gereken ayrıntılardı.
O dönemde bahçeler o kadar istenen ve talep gören bir özellikti ki, Pompeii’dekiler gibi fresk sanatçıları, yapıların bütün duvarlarını bir odaya girerken aynı zamanda bir bahçe alanına giriyormuş gibi tasarlıyorlardı. Bu da Babil’in Asma Bahçeleri hakkında mühim bir detaydır. Bütün bu hoş dış alanlar, varlıklarını Babil’in Asma Bahçeleri ve Mezopotamya’ya borçluydu.
Babil’in Asma Bahçeleri, Yunanlılar tarafından M.Ö. dokuzuncu yüzyılda Babil’i tekrardan inşa ettiği tahmin edilen bir kadın hükümdardan sonra kimi zaman Semiramis’in Asma Bahçeleri şeklinde de anılmıştır. M.Ö. beşinci yüzyılda Yunan tarihçi Herodot, kentin etkileyici sulama dizaynını ve duvarlarını tasvir etmiştir.
Bu aşamada aslında tam olarak bir bahçeden söz etmez. Bahçelerin ilk defa değinildiği antik kaynak ise Yunan adasına göç eden Bel-Usru isminde bir rahip olan Berossus’tur. M.Ö. 290 senesinde yazılan çalışması yalnızca daha ileriki senelerdeki yazarların yapmış olduğu alıntılar olarak yaşamda kalır. Fakat Babil hakkındaki açıklamaların pek çoğu arkeoloji bilimi tarafından doğrulanmıştır.
Berossus, dağları taklit eden ve pek çok farklı büyük ağaçlar ve çiçekler dikilen yüksek ve taştan yapılan teraslar tasvir etmiştir. Teraslar yalnızca asma bitki örtüsü ile hoş bir efekt oluşturmuştur. Ayrıca sulama işlemleri için de kolay bir alandır. Berossus, bahçelerin inşa edilme nedenini, Babil kralının, ismi Amytis olan Medli eşinin, engebeli ve yeşil olan vatanına daha az özlem duyması adına yapıldığını söylemiştir. Fakat Babil kayıtlarında bu adda bir kraliçeden söz edilmez.
Diğer pek çok kaynak Babil’in Asma Bahçeleri için M.Ö. dördüncü yüzyılda sanki hala varmış gibi tanımlamalarda bulunur. Fakat hepsi Nebukadnezar döneminde yüzyıllar sonra açıklanmıştır ve hepsi Babil’i neredeyse hiç görmemiştir. Ayrıca bu metinler, mühendislik ve bahçecilik hakkında çok az bilgiye sahip olan yazarlar tarafından kaleme alınmıştır.
Yunan coğrafyacı Strabo, bahçelerin konumunu, antik Babil’den geçen Fırat’ın kıyısında olarak açıklamıştır. Bahçeleri sulamak amacıyla nehirden su çeken karmaşık vida makinesinden de bahseder. Bunlara ek olarak belli düzeylere ulaşmak adına kullanılan merdivenlerden söz eder. Bu noktada, M.Ö. birinci yüzyılda yazan Yunan tarihçi Siculas da Babil’in Asma Bahçeleri teraslarının antik bir tiyatroya benzer biçimde yukarı eğilimli olduğunu ve tam olarak yirmi metre yüksekliğe sahip olduğunu belirtmiştir.